
Belki de bu dünyada en ağır yük, iyi niyet ve iyiliktir. Çünkü bunların karşılığı çoğu zaman ihanet ve nankörlükle ödenir. Benim için dostluk çok kıymetlidir. Gerçek dostların yeri başımın tacıdır. Ancak sahte dostların ne yanımda ne de hayatımda yeri olamaz. Biz dostlarımıza her zaman kıymet veririz. Menfaat için dost görünenlere ise dost demeyiz, diyemeyiz.
Derler ki, "Dost deyince aklına ilk kim gelir?" Dostluk kolay kazanılmaz. Nice insanlar geldi, neler istediler; sonunda bu dünyayı bırakıp gittiler. Hiç gitmeyecekmiş gibi yaşadılar, ama hepsi senin gibiydi.
Benim için çok kıymetli bir sözdür, sizler de kulak verin ki belki doğru yolu bulabilirsiniz:
Yusuf gibi güzel, Eyüp gibi sabırlı, Hamza gibi cesur, Bilal gibi yanık gönüllü; Ebubekir gibi sadık, Ömer gibi adil, Osman gibi cömert, Ali gibi âlim olmalı. Muhammed (s.a.v.) gibi güvenilir olmalı. Alem gül kokmalı, söz sahibine yakışmalıdır. Allah’ın verdiği nimetlere şükretmeli, isyana değil, duaya yönelmeliyiz.
Ağlamak, gizlidir. Gözyaşını silen biri varsa yaşamak güzeldir. Umudun varsa, sevmek güzeldir; karşılığı varsa. Üzülme… Dünya ne seçim, ne de geçim dünyasıdır. Bugün var, yarın yoktur. Burası bir imtihan yeridir; tabii ki anlayana, bilene.
Eğer bir dost seni arayıp halini hatırını sormuyorsa, ya işi bitmiştir ya da parayı bulmuştur. Hayat öyle zordur ki… Güvendiğimiz dağlara karlar yağmış dediklerinde boşuna söylememişler. Hayat bazen seni öyle bir noktaya getirir ki, kimseye zarar vermemişsindir ama kendin ziyan olmuşsundur, haberin bile olmaz.
Sevmek, güvenmektir. Allah herkesin karşısına güvenebileceği insanlar çıkarsın. Çünkü yalan söyleyenler, doğru söyleyenlere inanmazlar.
Ağaçtan meyve bekliyorsan, dalını kırma. İnsandan sevgi bekliyorsan, güvenini kırma. İşte dostluk bu kadar kolay değildir. Kendi menfaatleri için güzel insanları kullananlara ise tek bir sözüm var: Vay halinize cahiller! Kendinize yazık ediyorsunuz.
Ne kadar zormuş kıymetli dostlarımız… Kuş olsan kanadını, çiçek olsan dalını, insan olsan kalbini kırıyorlar. Kimse durduk yere çekilmez kendi köşesine. Ya hevesi, ya kalbi, ya da hayalleri kırılmıştır. Daha kötüsü, bunları en güvendiği insan yapmıştır.
Bir âşık der ki: "Seninle tanıştığımız o gün, seni bu kadar seveceğimi bilmiyordum. Ne dostluğunuzun ne de düşmanlığınızın bu kadar ağır geleceğini de… Kimi para dedi, kimi dolap, kimi lüks araba… Ama şimdi pişmanlar. 'Kendim ettim, kendim buldum' demekten başka çareleri kalmadı."
Kusura bakmayın, benim huyumda yağcılık yoktur. Sözlerim canınızı sıkıyorsa, ya gerçekler işinize gelmiyordur ya da nasibiniz yoktur.
Güvendiğiniz her insanı özenle seçin. Çünkü bazı insanlar, sadece işi düştüğü yere kadar sizinledir. Onların işi bitince, dostluk da biter.
Sen sen ol, kimsenin gözünden ve gönlünden düşme. Göz, gönlün kapısıdır. Gözden düşenin, gönülde yeri kalmaz. Hayatımda herkesin yeri bellidir. Kimse, kimseye paha biçilemezliğini anlatmak zorunda kalmasın. Ama bazen insan, beş para etmediğini ispat etmek zorunda kalıyor, ne yazık ki...
Hayatınızı öyle yaşayın ki; kimse size "ah" etmesin. Kimse sizi Allah’a havale etmesin. Dua alın. Herkes sizi Allah’a emanet etsin.
Birine çok alışma, ona göre beklenti kurma. Sevme, inanma, güvenme, kıskanma… Hele ki hiç sahiplenme. Canını acıtır ama senin kadar acımazlar.
Cahille cahil olma. Gözü başkasının cebinde olana asla güvenme. Keşke bazı insanlar kırdıkları şeyin cam değil, can parçası olduğunu anlayabilseydi.
Dürüstlük pahalı bir hediyedir. Ucuz insanlardan böyle büyük şeyler beklemeyin.
Eskiden her şeyin bir değeri vardı: Sevginin, dostluğun, muhabbetin… Hatta insanlığın bile narin bir anlamı vardı. Oysa şimdi ne insanlık kaldı, ne de verilen değerler. Sadece isimleri kaldı. Zaman, kime neyi gösterir bilemem ama bana en yakın olanlar, gerçek yüzlerini çoktan gösterdiler. Unutmayın, hiç kimse göründüğü gibi değildir.
Beden her yükü kaldırır; ama gönül, her sözü kaldıramaz. Dostluklar bu kadar mı vefasızmış? Hayır… Dostluklar bakidir. Ama dost bildiklerimiz sahteymiş, ne diyelim...